21 Ekim 2014 Salı

Arye ile İstanbul Yolculuğumuz

Arye'yi alacağımız için çok heyecanlı bir şekilde Antalya'dan saat 10'da yola çıktık, rotamız Güzelbahçe/İzmir idi, sonrasında 21.30'da Bandırma'da arabalı vapura yetişmemiz gerekiyordu. İlk sürprizi Arye'yi taşımak için kullanmayı düşündüğümüz taşıma çantasını monte etmeye çalışırken yaşadık; Zooplus'tan sipariş ettiğimiz ürünün parçaları eksikti ve birleştiremiyorduk. Ürünü son gün monte etmeye çalıştığımız için kendimize kızsak da artık çok geçti. (Zooplus müşteri hizmetleri sonrasında sorunumuzla çok iyi ve hızlı bir şekilde ilgilendiler; ürünü onlara kargoyla geri yollar yollamaz kredi kartıma para iadesini gerçekleştirdiler. Bu siteyi de öneririm.)

Öğleden sonra TİM Köpek Çiftliği'ne Arye'yi almak için varmıştık. Hemen kafesine yöneldik ve kardeşlerden birinin zaten evi terk ettiğini gördük, biz de Arye'yi alınca, geriye iki kardeş kaldılar. Arye'yi yanımıza alıp, yetiştiricimiz Selçuk Bey ve ortağı Nesim Bey ile bir süre sohbet ettik. Önceden hazırladığımız soruları yöneltip, cevaplarını aldık. Arye'nin gelişimi, karakteri, bugüne kadar kaç kişi ile tanıştığı, beslenme düzeni, ırkın yatkın olduğu hastalıklar, ırkının özelliklerini ne oranda taşıyıp taşımadığı gibi konulardan bilgilendik.

Vedalaşmanın ardından ben sürücü koltuğuna geçtim, eşim ise yanıma oturdu ve Arye'yi kucağına aldı; bu şekilde Bandırma yolculuğumuz başladı. Arye yol boyunca inanılmaz uslu durdu, hiçbir sorun çıkarmadı, arabaya alışana kadar çok hareketsizdi, sonrasında etrafını kokladı, bol bol uyudu, her yerimizi yaladı, eşimin üstüne bir kere çişini yaptı. =) Yolda Arye'yi ellerimizle besledik, su içirdik ve bu şekilde Bandırma'ya varıp, arabalı vapura kendimizi attık.


Asıl maceranın vapurda başlayacağından habersiz bir şekilde arabayı park ettik ve oturmaya başladık. O sırada bir görevli gelip arabanın içerisinde oturmanın yasak olduğunu, üst kata çıkmamız gerektiğini söyledi; evcil hayvanımız olduğunu söyledik ama ısrar etti, taşıma kabı varsa hayvanı da yukarı alıp, oradaki görevlilere teslim edebileceğimizi söyledi. Taşıma kabını monte edememize yine veryansın ettik, Arye'yi üzülerek arabada bıraktık ve üst kata çıktık. Bu arada vapur hareket etti ve üzerinden 5-6 dakika zaman geçti. İçimiz içimizi yiyordu, Arye'nin aşağıda tek başına kalmaması lazımdı, daha çok küçüktü, bir travma yaşayabilir daha da kötüsü başına bir şey gelebilirdi. Tekrar görevli birini aradık, birkaç kişiye sorduk, aşağı arabaya inmemiz lazım dedik. Herkes başka birine yönlendirdi, o arada benim sinir katsayım arttı, sadece personel yazan ve aşağı inen merdivenlerin kapısını açtım girdim; orada çay keyfi yapan birkaç görevli ile burun buruna geldim.

Aralarından biri yanıma gelip ne olduğunu sordu, arabada evcil hayvanım olduğunu, taşıma kabı bulunmadığını ancak yalnız kalmasının mümkün olmadığını söyledim. Başka hiç bir şey yok mu elinizde hayvan için dedi, valla bir karton kutu var, ona koyup getirebilirim dedim. Adam gayet rahat bir şekilde tamam olur dedi. Aşağı inip, Arye'yi kargo ile gelen eşyaların yer aldığı karton kutuya koyup yukarı çıkardım; taşıma kabında bir kedinin tutulduğu ve görevlilerin odasının bulunduğu bir koridora bıraktım. Bizimle ilgilenen görevli Arye'yi görünce delirdi, adamın zaten köpeği varmış, köpeklere hastaymış. Arye ile oynadı, sevdi. Arye de bu durumdan çok mutlu oldu, çılgınlar gibi kuyruk sallamaya başladı. Yolculuk boyunca eşim ve ben de o koridorda Arye'nin yanında zaman geçirdik. Arada başka görevliler gelip Arye'yi sevdiler. Bir ara Arye'yi dışarı bile saldık, hemen kedinin yanına gitti, kedi korktu biraz ama Arye pek oralı olmadı, tam bir bebekti ve her şeyi delicesine merak ediyordu.


Bir ara Arye'ye ve gariban karton kutusuna baktık eşimle; sonra kedinin güzelim taşıma kabına. Bizim köpek tam bir fakir diye içimizden geçirdik. =) Yolculuğun ardından bizimle ilgilenen görevliye çok teşekkür ettik. Arabaya atlayıp, eve doğru yola çıktık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder